Evvelsi gün Erzurum önemli bir ismi ağırladı…
Hem spor kamuoyunun hem de siyaset dünyasının yakından tanıdığı bir simayı; Hakan Şükür’ü…
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Genç Vizyon Kulübü tarafından düzenlenen “Sporda Ahlak” konulu söyleşi için gelmişti Erzurum’a…
Takip ettik…
Güzel şeyler söyledi…
Kendini anlattı, bir süre önce tartışma konusu olan “Türk değilim” sözüne açıklık getirdi, vs…
Dinleyenlerin istifade ettiklerinden eminim…
Erzurum açısından da her bakımdan iyi oldu…
En azından ülke kamuoyunda Erzurum’un adının geçmesi bile bir artı değerdir…
Fakat, bu vesileyle bir tespit yaptım kendimce…
Eskilerin “taş yerinde ağırdır” sözüne hak verdirecek bir tespit…
***
Hakan Şükür genç bir insan…
Seveni de çok!
Ama, sporcu kimliği ile…
Siyaset kulvarı için aynı şeyi söylemek mümkün değil gibi…
Orası sanki iğreti duruyor Hakan’ın üstünde…
Kendisi de bu hali pek benimsemişe benzemiyor…
Milletvekili olmasına rağmen siyasi yaklaşımdan çok uzak duruşu bizde bu çağrışımı yaptı…
Zaten, “Arnavutum” diyerek, iyi niyetli bir izahının dahi yığınla yeni açıklamalara muhtaç olması en somut kanıttır buna…
Şükür örneği şunu gösteriyor ki, siyaset “heves” işi değil…
Tam tersi ihtisas gerektiriyor…
Hem çok derinlemesine bir uzmanlık…
Denebilir ki, cehaletin zirvesinde onlarca örnek gösteririz ki, heveskarlığı ile kaç dönem milletvekilliyi yaptı…
Doğrudur…
Zaten öyle olduğu için değil mi, millet belini bir türlü düzeltemedi…
Biz olması gerekeni söylüyoruz…
Hani bir kısım zevat “köylü köyünde güzel” diyor ya…
Biz de…
Alanında meşhur olanları, bulundukları yerde kalmaya davet ediyoruz…
Aksi halde, tartışma zeminine oturuyorlar ki…
Bu da, hak etmedikleri biçimde onları toplum nezdinde sevimsiz kılıyor…
Bunu sadece sporcu siyasetçiler için söylemiyoruz…
Başka alanlarda da, siyaset heveslisi isimler gördük…
Girdiler; ama(!)…
İtici birer prototip olarak hafızalara kazınıp çıktılar…
Bir müşahhas örnek: Yaşar Nuri Öztürk…
İlahiyat alanındaki birikimi tuzla buz oldu!
***
Bu arada Cengiz Yavilioğlu Bey’den de bahsetmek lazım…
Özellikle vurguladığı “Gençliğin bir televizyon kültürüyle gazete kültürüyle yetişmemesi, derinliği olan kendisine ait olan bilgilerin paylaşımında tecrübe paylaşımında bu bilgiyi kullanması oldukça önemlidir. Sizlerin bilgiyi alırken nasıl alacağınızı o bilgiyi nasıl kullanacağınızı kimlerden bilgi almanız gerektiğini hangi bilgilerin hayatımızda kullanılabilir içerikte olduğunu tespit etmeniz önemlidir. ” tembihatı çok önemliydi…
TV Programlarındaki performansını da beğendiğimiz Yavilioğlu, öğretici olması bakımından takdirlik işler yapıyor…
Yukarıda, gönderme yaptığımız ihtisasın yansımaları bunlar…
Heves, ihtisas farkını bir başka yazı konusu yapacağız…
Umarız farklı bir vesile tez elden çıkmış olsun!