İnsanlar, Karadayı İnşaat mağdurlarına dikkat kesilmişlerken, bir başka yıkım daha yaşandı…
“İlke İnşaat” adıyla bilinen bir firma ardında yüzlerce mağdur bırakarak battı…
Garip bir şehir Erzurum… Adam Hatay’dan gelmiş, Erzurum’da abartılı işler yapıyor…
Arsalar alıyor, kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yapıyor…
Kimse, durup “kim bu adam, niye buna güvenelim” diye küçük bir sorgulama içine bile girmiyor.
Mazur görülebilecek tek yön, adamın ilk geldiği yıllardaki duruş şekli…
Cemaat’in has adamı pozisyonunda bir öğretmen…
Öyle de zaten…
Tanıtımını Erzurum’a cemaat sayesinde yapıyor…
Sonra elde ettiği güven ile başlıyor inşaat, ticaret işlerine…
Her zaman altında en son model arabalar oluyor.
Sonra…
Bir A4 kağıdına yazdığı üç satırlık satış sözleşmesiyle başlıyor yüz binlerce lirayı götürmeye…
Abartmıyorum, mahkemelerden tedbir aldıranların ellerindeki belgeler bunu teyid ediyor…
Aynen öyle yapmış ve bir beyaz kağıda aldım, sattım üstelik ifadelerde net değil…
Mesela, a blok 3. kat kuzeydoğu cepheli daire gibi bir kayıt…
En son yaptığı ise, üzerine kayıtlı mülkleri bir vekalet ile başkalarına devretmesi olmuş.
Şu anda bunun mağdurları fellik fellik çare arıyorlar…
Bu noktada mağdurlar için bir eleştiri yapalım…
Kat irtifak tapusunun dahi hiçbir hüküm ifade etmediği bir zeminde siz nasıl olurda basit bir kağıtla daire alıp binlerce lira yatırırsınız…
Niye bu özgüven, yahut muhatapa güven…
“Yazık olmuş” diyene verilen cevabı biliyor musunuz?
Bir çok insan diyor ki…
“200 bin liralık evi 70 bin’e alıyorlar da ondan… İktisadi ifadesiyle bunlar ‘risk satın alıyorlar’.O halde, satın aldığınız risk zarar doğurdu deyip, dertlenmeyeceksiniz…”
Bunu diyenler haksız mı?
İnşallah bu son olur; gerçi başka sevimsiz haberler de el altından dolaşıyor ya…
Duamız gerçek olmamasına.
MUSTAFA GÜVENLİ’NİN İTİRAZI ÇOK YERİNDE
Erzurum Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Güvenli önemli bir konuyu dile getiriyor…
Kış Saati Uygulamasının bölgemizde ciddi bir mağduriyete sebep olduğunun altını çiziyor ve diyor ki, “Güne erken başlanıyor olabilir, ama resmi daireler başta olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşlarda mesaiye devam edebilmek için ışıklar yakılmaya devam ediliyor. Öyle ki; ilkokul öğrencileri bile hava tamamen karardıktan sonra okuldan çıkabiliyor. Özetle; akşamın erken oluşu demek, enerji tüketimine bir saat daha önceden ve hem de yoğun bir biçimde başlamak demek oluyor. Bu da genel anlamda hem enerji, hem de ısınma maliyeti anlamına geliyor”
Söylediklerinde yerden göğe haklılık var…
Kaldı ki, burada batıdakileri korurken doğuya negatif bir yüklenme yapılıyor.
Bu güne kadar bu konuyu bu açıklıkta dile getiren pek olmadı.
Mustafa Güvenli’yi bu sebepten dolayı tebrik ediyoruz.
Çözüm olarak, bu uygulamanın bütünüyle kaldırılmasını istiyor…
Biz ise, farklı bir alternatif daha sunalım.
İlle de vazgeçilmez ise bu uygulama…
O vakit şunu yapsınlar…
Doğu’da kamu kurumları için işleyiş aynen eskisi gibi olsun…
Yani saatler sanki geri alınmamış gibi devam edilsin…
Mesela, saat 8’de işbaşı yapılırken, buralarda 7’de başlasın…
Bitiş ise yine eskisi gibi olsun, yani İstanbul’da 17’30’da biten çalışma zamanı Erzurum’da 16’30 da bitsin…
Aslında bu bile bölgedeki mağduriyeti yeterince önlemez.
Zira, TV programları bile hayatın akışını bozacaktır.
Dolayısıyla, aslolan, kış saati diye bir uygulamanın olmayışıdır.
Umalım ki, buna ilgililer kulak versinler.