Telefonla dolandırma işini duymayan kaldı mı?
Kalmış!
Öyle kalmış ki…
Okur yazar takımından…
Yetmez…
Bir dönem bu ülkenin zirve noktasında görev yapmışlardan…
Amiral…
Hem de Oramiral!
Her nekadar başından sevimsiz bir olay geçip rütbeleri sökülse de, ülkemizin Deniz Kuvvetleri komutanlığını yapmış bir isim…
Oramiral İlhami Erdil…
Olay, Beykoz Acarkent'te yaşanıyor…
Şu ana kadar olanlarla birebir aynı…
İlhami Erdil, kendilerine terörle mücadele polisi süsü veren kimliği belirsiz kişiler tarafından telefonla aranıyor.
Çete, Erdil'e terör örgütünün kimlik bilgilerine ulaştığını, tespit edilen kişilerin yakalanması için talimatları yerine getirmesi gerektiğini söylüyor.
Erdil, inanıyor...
Apar topar evinden çıkıp verilen adresteki kuyumcudan 25 bin liralık altın alıyor...
Ardından dolandırıcıların yönlendirmesi üzerine altınları bir elektrik trafosunun üzerine bırakıyor.
Sonra…
Aynı süreç sürgit devam ediyor…
İşe uyanıyor…
Polisi arıyor vs…
***
Haberi dinlerken, okurken hem kahrettim; hem de…
Millet olarak ne kadar temiz mayamız var diye düşündüm!
Kahrettim, zira aymazlığın bu kadarına da pes! dedim…
Yıllardır devam eden bir sahtekarlık oyunu…
Sağır sultan duymuş olmalı…
Kahrettim, çünkü devletin bu denli yüksek makamlarına çıkmış bir isim nasıl olur da bu kadar ucuz numaraları yutar dedim…
Bu arada da, 30 küsur yıl bölücü terörle baş edemeyişimize esaslı bir işaret de bulmuş oldum…
Öyle ya…
Dilimin ucuna çok şey geliyor da, Ordumuza kondurmamak adına yutkunuyoruz…
Öte yandan…
Türk milleti hakikaten yüreği temiz bir millet…
Öyle ki…
Kim ne söylese inanır…
Bunu aforitik tarza dahi sokmuştur…
“Müslüman kim? ‘inanan’” diyerek….
Her neyse…
Mevzuuya dönelim…
İş öyle bir boyuta vardı ki…
Polis cep telefonlarımıza bununla ilgili uyarıcı özel mesajlar atıyor…
Gazeteler çarşaf çarşaf haberler neşrediyor…
TV’ler ve diğer haber aygıtları…
Buna rağmen?
***
Başından beri, mağdurları hiç kınamadım…
Olur ya, insanız başımıza her şey gelebilir kabilinden baktım…
Paşamın 25 bin liralık altın kaptırışını duyunca…
Yine “olur” dedim…
Ama…
Yeter!
Bundan ötesi olmasın bari...
Bu kadarı da biraz fazla kaçıyor gibi…
Ne dersiniz, haksız mıyım?