Hikaye bu ya…
Adamın biri, çok yalan söylermiş.
Canının sıkıldığı bir gün köylüsüne “Evim yanıyor, yetişin!” diye haber vermiş.
Herkes yardıma koşmuş.
Bakmışlar ki, ortada yanan bir şey yok.
Kızmışlar ve geri dönmüşler.
Yalancı, yalanlarına devam ederek birkaç defa daha köylüleri aldatmış.
Sonunda gerçekten evi yanarken söndürmeleri için köylülere koşmuş.
Ama onlar: “Yine bizi kandırmak istiyorsun, bu defa senin yalanlarına inanmayız.” deyip, yardıma koşmamışlar.
Böylece evi yanmış, kül olmuş.
Niye böyle bir hikaye…
Şunun için…
Son yıllarda sabah kalkan “ülke bölünüyor” diyor…
Akşam rastlarsanız, Türk’e kefen biçiliyor…
Yatarken, bu minval üzere bir başka hezeyan…
10 yıldır aynı maval…
Kıbrıs’la ilgili görüşmeler yapılırken yoğun bir biçimde duyduk bu sözleri…
AB müzakerelerinde de öyle…
En son terörü bitirme gayretlerinde aynı söylemler…
Gerçekle alakası olmadığı ortaya çıkıyor ama…
Korkumuz o ki…
Hakikaten ülkenin başına bir şey gelecek olsa kimse inanmayacak artık…
***
Niye böyle yapılır anlamakta zorlanıyoruz…
Siyasi yaklaşım demek kesmiyor…
Zira, bu kadar ucuz bir yola yönelmek itici kılıyor…
Kaldı ki, az zaman sonra gerçekler ortaya çıkıyor ve aksi tesir yapıyor…
Akıl tutulması deseniz…
Hiç mi bırakan olmaz bu aklı…
Dün Erzurum’da 23 Nisan törenlerini takip ettik…
Coşku zirvedeydi…
Eskiyi çok hatırlamıyorum; ama, bu günkü heyecana ulaşıldığını sanmam…
Bu hal, en alt katmandan devletin zirvelerine kadar ulaşıyor…
Aslında bunları yazmak, konuşmak dahi abes ya…
Mecburen kaleme alıyoruz…
Rahat olmak lazım…
Kimse ülkesini düzde bulmadı…
Bu ülkeyi yönetenlerin atası, dedesi de kan akıttı can verdi…
Herkes vatansever…
Tek fark yöntem ve üslupta…
***
Şimdi, on yıllardır insanımızın canına yönelen…
Ülkemizin maddi kaynaklarını kemiren terörü bitirme çabaları var…
Dikkatle takipte yarar var…
Muhalefet bütünüyle susup beklesin elbet demiyoruz…
Onların da belli duruşları olacak…
Bazı yaklaşımlara tepki verecekler, beğenmeyip eleştirecekler…
Bunların hepsi çok doğal; normal şeyler…
Tabii olmayanı, yalancı pozisyonuna düşecek tarz…
Bundan kaçınmak lazım…
Başbakan her fırsatta “tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet” diyor…
Bugüne kadar ki icraatlar de bu görüşü perçinler mahiyette…
Öyleyse, abartılı feverana ne gerek var…
Bu noktada son günlerde bazı kesimlerin açıktan dillendirmeye başladıkları, “biz de onlarla birlikte olmak istemiyoruz” benzeri sözleri hem yakışıksız hem de, bölücülüğün dik alası olarak gördüğümüzü söyleyelim…
Onlar dediğiniz kim?
“Biz!”
Herkes aklını başına toplamalı…
23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar, 30 Ağustos’lar, 29 Ekim’ler hepimizin…
Mühim olan bu anlayışı zihinlere kazımak…
Aksi vebaldir, günahtır, bühtandır…
En kötüsü de, hepimiz adına büyük bir kayıptır!