Çağlayan Adliyesinde önceki gün yaşanan ve sayıları 50 civarındaki Avukatın gözaltına alınmasını kınayan bir bildiri yayınlandı…
15 Baro bunu yapıyor…
Aralarında Erzurum’da var…
Diğerlerini okumadık; Erzurum Barosunca yayınlanan metni ise birkaç kez gözden geçirdik…
Meslektaşlarını koruyan kollayan bir açıklama elbet makul…
Özelliklede şu kısmı çok kayda değer…
“Gezi Parkı olaylarında çevreci duyarlılıkla davranılmamasına hoşgörü göstermiyoruz. Bu vesile ile kadrolu provokatif eylemleri kınıyoruz. Devletin polisine saldıran kamu ve özel şahısların mallarına zarar veren illegal örgütlerle eylemcilerin ayrıştırılması gerekir…”
Toplumun hemen her kesimi çevreci yaklaşıyor olaya…
Hükümetin açıklamaları da o yönde…
Ama…
Orta yerde başka bir sorun var…
Yukarıya aldığımız bildiride ifadesini bulan “Kadrolu Provakatörler”
Çok tuttum bu kavramı…
Aynan böyle…
Bunların işi gücü buldukları en küçük fırsatı bile değerlendirip, toplumu gerecek eylemlere girişmek…
Yapılan da budur zaten!
***
Gelelim bildiride geçen şu kısma…
“Avukatların görev yerleri, kutsal alanları olan adliyeden, çevik kuvvet tarafından zorla itilip kakılarak gözaltına alınması hukuka, evrensel kurallara avukatlık onuruna aykırıdır.”
Dedik ya, meslektaşlık dayanışmasına uygun bir ifade…
Ancak, demokratik teamüllerle ne derece örtüşüyor orası tartışmalı…
Bize göre, öncelikle şu tespit yapılmalıydı…
Adliyeler Avukatların ekmek kapıları, kutsal mekanları dolayısıyla buralarda siyasi provokasyon girişiminde bulunmak Avukatlık mesleğine hakaret anlamı taşır!
Sonra da ilave edilmeliydi…
Hukukun üstünlüğü kavramında, sandıkta alt edemediklerinizi ucuz sokak oyunlarıyla bertaraf etme gibi düşük yaklaşımlara yer yoktur!
Buna toplumun diğer kesimlerine oranla Avukatlar çok daha titizlikle riayet etmeliler…
***
Tanıyanlar siyasete mesafemizi bilirler…
Dolayısıyla altında bir başka yaklaşım aramadan herkes elini vicdanına koyup öyle davransın…
17 gündür bütün bir ülkeyi meşgul eden bir provokatif eylemler dizisiyle karşı karşıyayız…
Bunun ekonomik maliyeti bir tarafa; bir de, toplumu geren, kardeşlik iklimine tuz biber eken tarafı var!
Geçtiğimiz hafta “bunu referanduma götürelim” diyen ana muhalefet partisi Genel Başkanı, teklif hükümet tarafından da kabul edilince vazgeçti…
O halde çözüm teklif edin…
Utanıyorlar onu söylemeye…
Aslında Tüp geçit dursun…
Üçüncü köprü yapılmasın…
Taksimi yayalandırma çalışmaları da bitirilsin diyen kadrolu provokatörlerin dediklerini diyecekler de…
Yazarken bile insan utanıyor, sıkılıyor…
Şunu not düşelim ki…
Herkesimden insanla sabahtan akşama yüz yüzeyiz…
Bu mesele hakkındaki görüşleri de alıyoruz…
Abartmadan söyleyeyim ki…
Bu ısrar, sıkı Tayyip Erdoğan ve AK Parti muhaliflerini dahi yumuşattı…
Hele, AB’nin ABD’nin dışarıdan yaptıkları müdahaleleri görenler…
Ki içlerinde ulusalcı ve milliyetçi kesimden çokça olmak üzere “madem öyle biz de Tayyipçiyiz” demeye başladılar…
Söylemiş olalım!