Cuma Hutbesinde helal kazanç konu edildi…
Çarpıcı bir tespit yapılarak…
“Kazancına haram karıştıranın duası kabul olmaz…”
Okurlarımız “bunu bilmeyen mi var?” diyeceklerdir…
Doğru…
Kulaktan dolma dini bilgi sahipleri dahi bunu bilir…
Bilir de…
***
Sahur Programında bir Hoca Efendi hoş bir kayıt geçti…
“Dua Dini”…
Evet…
İş öyle bir boyut aldı ki…
Adeta “al gülüm ver gülüm” tarzına dönüştü…
Bir talebin mi var?
Tut bir gün oruç…
Sonra namlı bir yatıra uğra…
Yap duanı işi bitir!
Yahut, 1001 defa şu ayeti oku…
Sonra dile Allah’tan ne dilersen!
Bu hal ayniyle geçerli değil mi?
Öyleyse…
Bazı aklı evveller dinimize format attılar…
***
Bu anlayışa uzak duranlar da var…
Son örnek, şükür ki bizden çıktı…
Bir dadaş…
Çöpten ele geçen altınlar, dolarlar, liralar…
Sonra…
Evlatlarına verilen vazife…
“Ne yapıp edip bunların sahibini bulun” talimatı…
Sebep…
Allah korkusu…
Allah rızası…
Yani…
İlahi buyruğa teslimiyet…
Hakiki din bu işte…
Helale harama azami özen!
***
Ders alır mı işi gücü kursağını haramla dolduranlar bilinmez de…
Söylemiş olalım…
“Teravihi hatimle kılmasam içim rahat etmiyor” diyen bedbaht…
Sabahtan akşama kadar başkasının kazancına göz dikiyor da…
Umurunda olmuyor!
Aklı sıra Allah’ı kandıracak…
Oysa…
***
Bir vakitler bazı araçların önünde, arkasında “Huzur İslam’da” çıkartması olurdu…
Okurken dahi huzur bulurduk…
Zaten, maksat böyle bir hayat değil midir?
Sırlı kavram…
Huzur!
Pahası yok…
Ulaşılacak formül basit…
Helal kazanç!