Bu hafta sonu Erzurum çok renkli olacak…
Cumartesi günü MHP’nin mitingi; hemen ertesi gün ise AK Parti’ninki…
Bildiğimiz kadarıyla MHP aylar öncesinden programlamıştı bu açık hava toplantısını…
AK Parti ise, yaşanan son olaylardan sonra…
Aslında kim ne derse desin AK Parti ile MHP seçmeni arasında büyük benzerlikler var…
Zaten bileşik kaplara benziyorlar…
Birindeki artış diğerini azaltıyor…
Öyle olduğu için de…
MHP’lilerin önemli bir kısmının ikinci partisi AK Parti…
Aynı durum diğeri için de geçerli…
Seçmen transferlerini kırgınlıklar, kızgınlıklar şekillendiriyor…
Son 12 Haziran 2011 seçimlerinden biliyoruz…
AK Parti’den aday adayı olup, aday olamayanların yakın çevrelerine oylarını MHP’ye verdirme gayretlerini…
Yine listeyi beğenmediği için MHP’ye değil de AK Partiye oy vermeyi tercih edenleri…
0n yıldır bu böyle…
Böyle olduğu için de, birbirlerini kollayarak siyaset yapıyorlar…
Doğrusu da budur zaten…
***
Bu tespitin hoş bir tarafı var…
Bu iki parti arasında dil azarlığı had safhaya varsa da, içten içe birbirlerine karşı ciddi bir muhabbet beslendiğini görüyoruz…
Öyle ya…
“O olmazsa bu” seçmen kafasında yer etmiş bir defa…
Bu açıdan bıktığınızda önümüzdeki hafta bugün ciddi bir tartışma başlayacak…
Hangisi daha kalabalıktı…
Coşku var mıydı?
Toplamamıydı, içten gelen bir katılımıydı?
Falan, filan…
Bunlarda zaten işi keyifli kılan kısımları…
Ticarette niteliği artıran hususun rekabet olduğu söylenir de…
Bize göre asıl önemli olan rekabet alanı siyasettir…
Oradaki rakiplere göre kendini dizayn etme yaklaşımı insan kalitesini artırdığı gibi, bu yapı ticarete de hayatın diğer sahalarına da sirayet ediyor…
Bir bakıma bir taşla birkaç kuş vurma durumu…
***
Demokrasi her yönüyle güzel bir rejim…
Akranlarımız demokrasinin askıya alındığı zeminleri bizzat yaşamadı…
Kitaplardan, kaynaklardan okuduk…
Arada bir beyin jimnastiği yapıp bir ihtilal liderinin ülkeyi yönettiğini düşünmekte fayda var…
Özgürlüğün filan daralmasını geçtik…
Tatsız, tuzsuz bir zaman dilimi…
Fikretsenize…
Siyasetin rafa kalktığı ortamı…
Günler nasıl geçer ki…
Hele bizim gibi gazeteciler için!
Uzatmayalım; kıymetini bilelim bu büyük nimetin…
Daha önce birkaç defa daha söyledik…
Şükür nimeti artırır diye…
Akıllı olup şükredelim…
Ve Cumartesiyi iple çekelim…
Tabii Pazar’ı da…