Bayram ziyaretlerinde ilgi çekici bir hikaye anlatıldı..
Erzurum’a ait..
Bu topraklara ait bir rivayet..
Olay 19’uncu yüzyılda yaşanmış..
Şenkaya’nın Barik diye bir köyü var..
Göçün çok az olduğu nadir yerleşim alanlarından biri..
Göle yolu üzerinde..
Bu köyde Altın Baba hikayesi nesilden nesile paylaşılıyor..
Gençlere örnek, insanlara hayat klavuzu olsun diye.
Köyde ahırı, mereği dolu, tarlası tapanı dağı taşı tutmuş bir adam yaşıyor..
Ama mütevazi, ama edepli..
Övülmeyi, farklı ve üstün görünmeyi sevmeyen, bu yüzden zenginliği içinde tevazu sığınağında yaşamayı tercih eden bir Allah dostu..
Komşusu aç iken tok yaşamayı zulüm bilen bir arif..
Köyün etrafında bir çok yayla ve başka yerleşim alanları da var..
Altın Baba, köyün etrafındaki onlarca köyün yaşayanlarıyla komşuluk etmeye oldukça dikkat ediyor.
Komşu köylerin ölülerine mezar, doğanlarına beşik oluyor..
Ama tevazu kalıbı içinde..
Zenginliği dillere destan olan bu adam, yardımlarını, fukaraya, dula, yetime desteklerini de müslümanca yapıyor..
Hissettirmeden, söylemeden, reklam etmeden..
Kendince bir yol bulmuş..
Bayram sevinç zamanı ya..
Bayramlar özellikle çocukların temiz ruh dünyalarında yaşamak ya..
Fukaraya para verse duyulacak..
Birine iaşe gönderse tellelem teşt olacak.
Öyle bir usülü benimsemişki bu Müslüman..
Yaşadığı köy ile yakın yerleşim alanlarındaki köylülerin çocuk sayısını, adlarını ve yaşlarını araştırmış..
Tek tek kayd etmiş..
Sonra Her çocuğa bir altın almış..
Hepsini de ayrı kese içine koymuş..
Ziyaret ettiği her evde yalnızca çocuklara vermiş bu armağanı…
4 kişinin yaşadığı eve dört, beş kişilik aileye beş altın..
Ama kese içinde..
Yardımın adı bayram hediyesi..
Maksat çocukları sevindirmek..
Ama niyet, yardım ettiği insanların haysiyetini, onurunu zedelemeden varlığını onlarla paylaşmak.
Para verse, yardım ediyorum dese, o insanları utandıracak.
Onurlarını kıracak..
Ama çocuklara hediye olunca, gönüller kırılmayacak..
Yıllarca yardımlarını böyle yapmış adam..
Bayramda, kandillerde..
Çocuklara altın armağan etmiş, aileleri sevindirmiş..
Şimdi ramazan yardımlarını, iaşe ulaştırılan insanları afişe ederek, onlarla resim vererek bir tekebbüre ve çirkinliğe bulaştıranlara inat, o, Hakk’ın verdiğini, yine Hakk ölçülerince ve edeple ve insanca ulaştırmış yoksullara..
Adı o yüzden Altın Baba olarak kalmış..
Kıssayı anlatanlara, Altın Babanın kabri, türbesi var mı diye soracak olduk.
Yok dediler, taşsız bir kabir istemiş..
Toprakla hemhal olmuş…
Peki nerede diye sual edince..
Bize bu hikayeyi nakleden beynimize kazınan ilgi çekici bir cevap verdi..
Nerede olacak bey dedi, nerede olacak..
Onun kabri fukara gönüllerinde..
Böyle biri yaşadı mı yaşamadı mı bilmiyoruz..
Tabiri caizse anlatanların yalancısıyız..
Ama gördüğümüz bir şey var..
Altın Baba, bir dadaşlık klavuzu olarak o köylerde hala yaşıyor..
Rahmet niyazları ve dualar gönderiliyor..
Belki böyle biri yaşamamış..
Belki böyle biri hiç olmamış..
Ama dualar Altın Baba gönüllülere hep ulaşmış…